Kutsal Kase’yi evinde saklamayı başaran kadın ajanları alt etmiş

Yüzyıllar boyunca ilgi odağı olan Kutsal Kase, ülkeden ülkeye, şehirden şehre, kiliseden kiliseye taşındı ancak yolculuğu 1437’de İspanya’daki Valensiya Katedrali’nde sona erdi.

Nazi savaş yağmacıları da dahil olmak üzere çok sayıda dolandırıcı onu çalmaya çalıştı ve sanat tacirleri ile müzeler onu en derin mahzenlerine gizlice sokmak için ele geçirmeye uğraştı.

Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin de en büyük arayışı olan Kutsal Kase; “Da Vinci Şifresi” gibi kitaplara, şiirlere, mitlere, oyunlara, sanata ve filmlere ilham kaynağı oldu.

Bugün Kutsal Kase, Valensiya’nın 13. yüzyıldan kalma katedralindeki kendine özel şapelinde görülebiliyor. Görünüşe göre tüm bunlar, hiç beklenmedik bir koruyucunun, Maria Sabina Suey adında son derece kararlı, orta yaşlı bir piyanist sayesinde gerçekleşiyor.

YILLARCA BASKI GÖRMÜŞ

İspanya’nın 1936’dan 1939’a kadar süren iç savaşı sırasında, Kase’yi milislerden saklamak için çeşitli yerlere (kanepenin içine, gardırobun altına ve pencere çerçevesinin derinliklerine) saklamakla kalmadı, aynı zamanda Nazilerden geldiği düşünülen yedi milyon peseta altın teklifini de geri çevirdi. Ve bu hafta Suey’in, Britanya adına kâseyi talep etmeye giden bir grup MI6 memurunu bile başından savdığı ortaya çıktı.

Uluslararası Kutsal Kase Araştırmaları Bilimsel Komitesi başkanı araştırmacı Dr. Ana Mafe Garcia, Suey’in yeğeninin başına gelenlerle ilgili anıların yanı sıra yeni belgeler ve fotoğraflar ortaya çıkardı.

Buna göre Suey’e, kendisi ve ailesinin Birleşik Krallık’a güvenli geçişi karşılığında kadehi teslim etmesi için İngiliz gizli servis memurları tarafından ağır baskı uygulandığı öğrenildi..

Dr. Mafe, “O ailesiyle birlikte gemiyle İngiltere’ye gitmek için gizli servisler tarafından takip ediliyordu. Zamanına göre çok gelişmiş bir kadındı. Onlara güvenmedi ve teklifi reddetti. Çok ama çok kararlıydı.” dedi.

GAZETEYE SARIP KAÇIRDI

Suey’in öyküsü, 21 Temmuz 1936 sabahının erken saatlerinde, o ve iki rahibin geniş katedraldeki tek kişiler olduğu zaman başlıyor. Her zaman Kase’ye büyük bir ilgi duymuştu ve endişeli hissediyordu.

Önceki gün bölgedeki dört kilise yakılmıştı ve o sabah bağıran, alay eden bir kalabalık toplanmıştı. Sabah saat tam 9’da rahipler kapıları kilitlediler ve Suey, Kutsal Kase’yi şapelden aldı, ipek ve gazetelerle sardı, çantasına koydu ve kılık değiştirmiş rahiplerin yanında çıktı.

Dul annesi ve kız kardeşiyle paylaştığı yakındaki eve hızlı bir şekilde yürüdü ve onu bir gardırobun altına sakladı. Suey’in hızlı düşünmesi uzun zamandır İspanya’da takdir ediliyor ve burada “Kutsal Kase’yi kurtaran temizlikçi kadın” olarak anılıyor.

Ancak Dr. Mafe, o zamanlar 40’lı yaşlarının ortasında olan Suey’in temizlikçi bir kadın değil, zamanının en yetenekli ve başarılı kadınlarından biri, bir piyanist, yazar ve tarihçi olduğunu belirtiyor. Dr. Mafe, “Kadınların oy bile kullanamadığı bir dönemde yaşadı. Ama yetenekliydi, cesurdu, son derece zekiydi ve korkmuyordu.” dedi.

Kase’nin Nazilerden, milislerden ve MI6’dan kaçarken son dinlenme yeri, Suey’in onu 20 Haziran 1937’de sakladığı Valensiya’ya 72 km uzaklıktaki ailesinin kır evinin pencere çerçevesindeydi.

Dr. Mafe şimdi yeni materyalini ekim ayında Valensiya’da sergilemeyi planlıyor. Ayrıca hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Sabina’nın tarihteki olağanüstü rolü nedeniyle gerektiği gibi onurlandırılması çağrısında bulunuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir