İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen 28 Şubat Sempozyumu’nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bugün Türk yargısıyla ilgili laflar edenler, yargı bağımsız değil, oynayanlar diyenler aslında o 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubat’ın denemesini özleyenler. Tüm açıklığıyla yazılan ki bugün denememiz onu daha bağımsız ve bağımsız kılmaktadır. Darbeciden hesap sormaktadır, bundan sonra da eğer böyle bir tehlike karşısında, böyle bir şeyi aklından geçirenlerle ilgili zaten de teyakkuzdadır” dedi.
Bakan Tunç, “28 Şubatları bundan sonra yaşamak için elbette ki bu önemli günlerimizi hafızalarımızı taze tutmak ama bu yapısal dönüşümlerin daha kalıcı olması için de umarım yeni demokratik, sivil bir anayasayı milletimize olan borçlarımızı yerine geçerek umarım kazanırız” ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul 2 Nolu Barosu tarafından İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen 28 Şubat Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumda Bakan Tunç’un yanı sıra İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Grup Başkanıvekili Leyla Şahin Usta, İstanbul Başsavcısı Şaban Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul 2 Nolu Barosu Başkanı Yasin Şamlı da yer aldı. Tunç’un konuşmasında, 28 Şubat sürecinde yaşananlara değindi. Sempozyum 28 Şubat’ı yaşayanların katılacağı panellerle devam edecek.
Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Son 20 yılda darbe girişiminin başarısızlığıyla sonuçlandığı yıllar boyunca tarihe geçti. Türkiye ne zaman istikrarı yakalasa, ne zaman tek başına iktidara bir demokrasiyle giriş şer güçleri devreye girdi, demokrasi düşmanları, milli irade düşmanları devreye girdi. Türkiye ‘nin kalkınmasını, güçlü yürüyüşünü sürdürmek için harekete geçtiler” ifadesini kullandı.
“YILLAR SONRA BİLE HESABININ SORULUYOR OLMASI LAZIM”
Bakan Tunç, “Bir genel vesayetçi anlayışla mücadele ederken 22 yılda, diğer dünyada da küreselde kalkınması, refahı, milletimizin refahı için de çok önemli icraatlara imza attık. Bu engellemeler belki ekonomimiz 3 kat değil, 5 kat, 6 kat, 7 kat Hem Gezi olaylarının maliyeti, yaklaşık 250 milyar dolar. Hem demokrasiye hem milli iradeye hem ekonomimize her alanda yaygın zararları var. Darbe, yüz kızartıcı bir suç. Darbe, milli irade hırsızlığı. Dolayısıyla en kötü suç ve Ceza Kanunumuzu ağırlaştırılmış müebbet, hükümeti devirmeye teşebbüs, halkın iktidarı yok etmeye ve onları cezalandırmaya yönelmek, Milli irade hırsızlığı yapmak, en yüz kızartıcı suç. Dolayısıyla bunun özellikle yıllar sonra bile hesabının sorulması gerekiyor. 12 Eylülcülerin hesabı soruldu, 28 Şubatçıların hesabı soruldu. Bunların hepsi mahkeme önünde ortaya çıktı, ahir ömürlerinde veya mahkeme salonlarında hesap uygulamaları uygulandı” diye konuştu.
“SESSİZ DEVRİM DİYEBİLECEĞİMİZ BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRDİK”
Bakan Tunç, “Aslolan bir daha bu geniş bölümlerin, genç bir daha yaşamaması. Bunların için neler yaptığımız neler önemli olan bu. Bunun için de çok şeyler yaptık. Bir daha bu bölgelerde darbe olmasın, milli irade hırsızları sahneye çıkamasın diye çok yapısal dönüşümleri Bunu Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü güçleri ve kararlılığı sayesinde siyasetçilerimizin, milletimizin yoğun çalışması ve milletimizin yoğun desteği sayesinde gerçekleştirdik. Milletimizin destekleri, o referandumlarda anayasaya göre evet dememiş olsalardı, bunları gerçekleştiremezdik. Biz milletimize şükran duyuyoruz. Milletimiz için ne yapsak az. Ülkenin geleceği için özellikle bundan sonra demokrasi dışı müdahalelerin olmaması için gerekli yapısal dönüşümleri anayasamızda sessiz devrim diyebileceğimiz bir şekilde borçluyuz” dedi.
“TÜRK YARGISIYLA İLGİLİ LAF EDENLER, 28 ŞUBATLARIN YARGISINI ÖZLEYENLER”
Bakan Tunç, “Özellikle vesayetçi, darbeci anlayışın kök saldığı en önemli kurumlardan birileri de yargılamamızdı. Maalesef Türk hukukunda gözden geçirdiğimiz zaman özellikle 60 darbesi sonrasında maalesef o günkü yargı mensupları darbecilerin yanında durdu. Darbecileri idama mahkum etti, darbecileri ise baş tacı etti ve onları Darbecilere anayasa hazırlayan Anayasa hukukçularını gördük. Sonra 12 Eylül 1980 darbesi gerçekleşti, yine o günkü yargılama darbe mağdurlarını yargıladı, yaşlarını büyüterek gençleri astılar ve darbecilerin yanında durdular. Darbecileri desteklediler.28 Şubat’a geldiğimizde Anayasa Mahkemesi Başkanı, Danıştay Başkanının bütün Yüksek Mahkeme Başkanları ve daire başkanlarını alıp Genelkurmaya götürdüler, askerlerin karşı hazır ola geçirdikleri O günlerde yaşadılar. 15 Temmuz’a geldiğimizde, 15 Temmuz karanlık gecesi hemen duyar duyarız o Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başsavcıları, savcıları koşarak adliyelere geldiler ve hemen gözaltılara yakalananlara toplandı. Millet meydanlarına liderle beraber darbecilere karşı koyarken, Türk yargılaması da adliyelerde o darbeciler soruşturması için mücadele etti; sonrasında yargılandı. Bugün Türk yargısıyla ilgili laf yazanlar, ‘Yargı bağımsız değil, tarafsız’ diyenler aslında o 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların yargısını özleyenler. Tüm açıklığıyla sınırlı olan ki bugün yargımız her şeyden daha bağımsız ve kayıtlıdır. Darbeciden hesap sormaktadır, bundan sonra da eğer böyle bir tehlike karşısında, böyle bir şeyi aklından geçirenlerle ilgili de zaten teyakkuzdadır. Bundan dolayı hiç kimsenin şüphesi olmasın. 28 Şubatları bundan sonra yaşamak için elbette ki bu önemli günleri hafızalarımızı gerçekleştirmek ama bu yapısal dönüşümün daha kalıcı olması için de umarım yeni demokratik, sivil bir anayasayı milletimize olan borçlarımızı yerine sağlayarak umarım kurtarırız” sağlığı kullandı.