Cinsel tacizden aldığı 10 yıl hapis cezası temyizde olan Orhan kendisine hakaret ettiği için dava açtığı Ezgi Mola’ya destek paylaşım yapan Farah Zeynep Abdullah’ı da es geçmedi.
Açılan bu dava üzerine Abdullah yeni bir tweet daha attı. Orhan da bunun üzerine ünlü oyuncuya ikinci bir tazminat davası daha açtı.
Uşak Banaz Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren davaya ünlü oyuncunun avukatları Faruk Emre Akı, Fatih Tunca ve Ümran Sarıoğlu hazırladıkları savunma dilekçesine Patronlar Dünyası ulaştı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Bir toplum, cinslerinden yalnız birinin, yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesi ile yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur” sözleriyle başlayan dilekçe ders niteliğinde ifadeler kullanıldı:
KADINLAR KENDİNİ GÜVENSİZ VE YALNIZ HİSSEDİYOR
“Son yıllarda artarak devam eden kadına karşı şiddet eylemleri neticesinde toplum ve özellikle Türk kadınları kendini güvensiz, yalnız hissetmektedir. Yüksek katlı plazalardan şaibeli şekilde düşen/düşürülen, boşanma aşamasında kocası tarafından vurulan kadınların haberleri her gün basına düşmekte, infaz yasalarında yapılan değişiklikle salınan ve eski eşini öldüren katillerin, yeni eşlerini de öldürdüğünü görmek insanların kamu vicdanını yaralamakta.
Bu acı olaya tepki verenler arasında Ezgi Mola, Hazal Kaya, Tan Taşcı ve Farah Zeynep Abdullah da bulunmaktadır.”
KENDİYLE HESAPLAŞMAK YERİNE MADDİ HESAPLARIN PEŞİNE DÜŞTÜ
“Müşteki İpek Er isimli genç kıza yapmış olduğu eylemlerin pişmanlığını yaşayıp, iç dünyasında vicdan adını verdiğimiz adalet terazisinde kendisi ile hesaplaşması gerekirken, maddi hesapların peşine düşmüş, kendisine hakaret edildiğinden bahisle yukarıda ismi sayılan kişiler hakkında suç duyurunda bulunmuştur.
Müşteki tarafın açmış olduğu tazminat davalarında istemiş olduğu rakamlar da zenginleşme niyeti ile hareket edildiği şüphesi uyandırmaktadır. “
ŞEREF KİŞİNİN SAHİP OLDUĞU DEĞERLERDİR
“Herkesin onur, şeref ve saygınlığına saldırı olması durumunda suç duyurusunda bulunma hakkı, ihbar alan savcılığın da soruşturma başlatma sorumluluğu bulunmaktadır.
Ancak, şeref kavramının ne anlama geldiği hususu tartışmalıdır. Şeref, kişinin sosyal değerini oluşturan şartlardır. Yani, kişinin içinde yaşadığı ortamda sahip olduğu değerleri oluşturan moral, entelektüel, fizik ve diğer niteliklerin bütünüdür. Fiili şeref kavramından yola çıkan yazarlara göre, şeref kişinin şerefli olduğunun gerçek anlamda varlığına yönelik beslediği iyi ve güzel duygudur.”
MAHKÛM EDİLEN EYLEMLERİN SAHİPLERİNDE BU SIFATTAN BAHSEDİLEMEZ
“Türk Dil Kurumu’nun anlatımına göre şeref kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup, başkasının birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur, iyi şöhret, iyi ahlak ve fazilet sonucu meydana gelen, iftihar edilecek şey olarak tanımlanır. Yani şeref sıfatını insanlar, vicdan, akıl ve ahlak süzgecinden geçmiş, davranışlar ve eylemlerin saygınlığı ile üçüncü kişilerin ve teveccühü ile kazanır.
Toplum nezdinde tam aksine kanaat oluşturacak davranışlarda bulunan, kamu vicdanında yargılanan ve mahkûm edilen eylemlerin sahiplerinde bu sıfatın tezahür ettiğinden bahsedilemez. O halde yargılamanın da ŞEREF olgusunda oluşan manevi zararın tespiti ve zarar oluşturan eylemin cezalandırılması amacını taşımalıdır.
Farah Zeynep Abdullah da talimat ile vermiş olduğu savunmasında “Müştekinin kendisine karşı açmış olduğu tazminat davasına karşı sinirlendiğini, müştekinin bir gelir kapısı olarak bu davaları açtığını ve bu duruma isyan ettiğini, müştekinin kişilik haklarına saldırı amacı gütmediğini beyan etmiştir. ”
patronlardunyasi.com