Kreşten geldiğinde ateşi vardı, şişliği görmedi! Acı gerçek hastanede anlaşıldı
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Avustralya’nın kırsal bölgesi Mount Cotton’da yaşayan Hyland ailesi için aslında hayat olağan akışında ilerliyordu. 2 yaşındaki minik oğulları Lachlan ile birlikte huzurlu bir hayatı paylaşan Hyland ailesi başlarına gelen bir olayla birlikte derinden sarsıldı. Bir akşam minik oğullarıyla kreşten eve dönerken Lachlan’da bir terslik olduğunu fark eden anne Vannessa Hyland, ertesi gün Lachlan’la birlikte soluğu hastanede aldı. Doktorlar ise minik çocukta karşılaştıkları durum karşısında şaşkındılar. İşte minik Lachlan’ın başına gelen ve birçok çocuğun da yaşayabileceği olayın detayları.
Hyland ailesi Avustralya’nın Queensland bölgesinde yaşayan 4 kişilik bir aile. Shannon, Vanessa, Jack ve Lachlan’dan oluşan bu ailenin en miniği olan Lachlan henüz 2 yaşındaydı ve sağlığı yerindeydi. Sevimli ve sağlıklı bir bebek olan Lachlan, bir gün kreşten eve annesiyle döndüğünde aile için de yepyeni bir sürece geçilmiş oldu. Vannessa Hyland, oğlunun bitkin halini görünce ateşini kontrol etti ve çok yüksek olduğunu gördü. Lachlan’ın ateşi olması gerekenin üstündeydi. İlk başta anne Hyland bu durumun normal olabileceğini kısa bir süre önce gittikleri kampta üşütmüş olabileceğini düşündü. Ancak gece boyu oğlunu gözlemledi ve Vanessa, ertesi gün Lachlan’ın okula gidemeyeceğini düşündüğünden hem rapor almak hem de bir doktor tavsiyesine başvurmak için oğluyla birlikte hastaneye gitti.
Küçük Lachlan’ın kontrollerini yapan doktor, karnında bir şişlik fark etti. Hızlıca birçok testten geçen çocuğun problemi kısa zaman içinde anlaşıldı. Doktorlar, anneye küçük Lachlan’ın bedeninde bir iltihaplanma olduğunu ve çocuğun karaciğerinden şüphelendiklerini söyledi.
4’ÜNCÜ EVRE KANSER TEŞHİSİ KONULDU
Yapılan detaylı test incelemeleri sonucunda acı gerçek anneyle paylaşıldı. Lachlan’ın karaciğerinde tümör vardı ve minik çocuğa 4’üncü evre kanser teşhisi konuldu. ‘Hepatoblastoma’ olarak tanımlanan bu kanser türü karaciğer dokusunda oluşuyordu. Doktorlar, minik çocuğun kemoterapi almasına karar verdi ancak bunun öncesinde bir ameliyat yapmaları gerekiyordu.
Doktorların incelemelerine göre Lachlan’daki bu tümör yaklaşık 1 yıldır içindeydi ve minik çocuğun bedeninde her geçen gün sinsice büyüyordu.
‘BU SÜRECİ ANLATMAK ÇOK ZORDU’
Ameliyatın ardından küçük Lachlan’ın kanseri tedavi edilebilir bir seviyeye getirildi. Hyland ailesinin verdiği bilgilere göre doktorlar tümörün kanamasından endişe ettikleri için biyopsi yapamadılar. Hâlâ tümörünün ciddiyeti sebebiyle hayati tehlikesi olan minik Hyland kemoterapi almaya devam ediyor. Ailesinin aktardığı bilgilere göre günlük yaşamında oldukça aktif ve sürekli koşuyor, hareket ediyor. Hyland ailesi bu süre içerisinde oldukça zor günler geçirdi ve geçirmeye de devam ediyor. Bu süreci yaşamak kadar zor olan şeyin oğullarına bu durumu anlatmak olduğu söyleyen ailesi şu açıklamayı yaptı:
“En kötü kısmı Lachie’ye neler olduğunu anlatamamak. Ameliyata girmesi gerektiğinde tekmeler atarak ve çığlıklar atarak yere düştü. Bir sabah midesinde bir çizgi ve ağrıyla uyanacaktı. Sonra onu kemoterapi ilaçlarıyla doldurmamız gerektiğini anlatacaktık. Çocuğumuzu buna maruz bırakmak zorunda kalmaktan nefret ediyoruz. Bize sürekli eve gitmek istediğini söylüyor.”
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE GÖRÜLÜYOR
Lachlan’ın karaciğerindeki tümörün adı hepatoblastoma. Bu tümörü en büyük özelliği ise çocukluk döneminde ortaya çıkıyor olması. Lachlan Hyland bu hastalığa yakalandı ve şimdilerde ise tedavisine devam ediyor.
Dünyada ve Türkiye’de çocukluk çağı kanserleri artıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda 300 bin çocuğa kanser tanısı konuluyor. Ülkemizde ise bir yıl içinde 3 bin 500 çocuk kanser tanısı alıyor. Peki hepatoblastoma tam olarak nasıl bir tümör? Erken teşhis sonrası tedavi şansı nasıl yorumlanabilir? Ebeveynler, çocuklarındaki bu tümörü tespit edebilir mi? Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
‘DOĞUM ÖNCESİNDE BİLE ORTAYA ÇIKABİLİR’
Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, tümörü şöyle tanımladı: “Hepatoblastomlar, karaciğerin yüksek dereceli kötü huylu tümörleridir. Doğrudan karaciğerden kaynaklandıkları için ‘birincil’ karaciğer tümörleri olarak da adlandırılırlar. Hepatoblastomlar, doğum öncesinde bile ortaya çıkabilir. Genellikle karaciğerin sağ lobunda gelişir ve bunlar çoğu zaman tek, büyük, iyi kanlanan ve organın bir bölgesiyle sınırlı tümörlerdir.”
“Hepatoblastomlar çok nadiren hastalık ilerlediğinde kan dolaşımı yoluyla metastaz oluşturarak karaciğerin ötesine uzanırlar ve sıklığı milyonda iki olarak verilir” diyen Prof. Dr. Celkan, “Hepatoblastom sıklığının, artan prematüre ve düşük doğum ağırlıklı doğum sayısı ve indüklenmiş hamilelikle ile bağlantılı olarak son yıllarda artığı saptanmıştır” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, hastalığın genellikle yeni doğanlarda, bebeklerde ve küçük çocuklarda, yani erken çocukluk döneminde ortaya çıktığını, hastaların çoğunluğunun 6 ay ila 3 yaş arasında olduğu bilgisini verdi. Ortalama tanı yaşının 1.5 yaş olduğunu ve hepatoblastomun 4 yaşın üzerindeki çocuklarda nadiren görüldüğünün altını çizdi.
‘AĞRISIZ AMA ELLE HİSSEDİLEBİLİR’
Peki ebeveynler neye dikkat etmeliler? Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, “Genellikle ağrısız karın tümörleri olarak görünür ve elle hissedilebilirler. Ayrıca özellikle hastalığın ileri evrelerinde ateş, halsizlik, yeme-içme davranışında bozukluk, iştah ve kilo kaybının yanı sıra karın ağrısı ve bulantı gibi genel belirtiler ortaya çıkabilir. Tümör ayrıca karın boşluğunda sıvı birikimine, trombosit sayısında artışa ve/veya anemiye neden olabilir. Çok nadiren, cilt, mukoza ve gözlerin sararması (ikter) veya kanama eğiliminin artması şeklinde de kendini gösterebilir” açıklamasında bulundu.
Hepatoblastoma tümörünün bir örneği
Bu hastalığın tedavisi mümkün mü? Prof. Dr. Tülin Tiraje Celkan, bu soruyu şöyle yanıtladı: “Hastalığın evresi ve diğer prognostik (tümörün boyutu,konumu vb.) faktörler göz önüne alınarak, tümörün çıkarılması veya karaciğer naklinin gerekli olup olmadığına veya kemoterapinin ne kadar yoğun olması gerektiğine karar verilir. Hastalık ne kadar ilerlemişse veya hastanın nüksetme riski ne kadar yüksekse tedavi de o kadar yoğun olmalı. Tedavinin hedefi, tedaviye bağlı yan etkileri ve tedavi sonrası geç etkileri mümkün olduğunca en aza indirecek şekilde hastanın yüksek oranda sağ kalımını sağlamaktır. Tedavi olarak ameliyat, kemoterapi ve karaciğer nakli yapılabilir. Radyoterapinin bu kanser türünde yeri pek yoktur.”